İŞ VE SOSYAL GÜVENLİK
UYUŞMAZLIKLARI HAKEM HEYETİ
Hükümetin hazırladığı yeni bir tasarıya göre tüketici sorunları hakem
heyetlerinin türevi kuruluyormuş. Buna göre iş ve sosyal güvenlik
mevzuatı ile ilgili yaşanan sorunlara çözüm bulmak (!) amacıyla il ve
ilçelerde İş
ve Sosyal Güvenlik Uyuşmazlıkları Hakem
Heyetleri oluşturulacakmış. 5 bin TL'ye kadarki uyuşmazlıklarda
Hakem heyetine başvuru zorunlu olacakmış. Heyetin vereceği karara karşı İş
Mahkemesine itiraz mümkün ancak Mahkeme kararının temyizi namümkün olacakmış.
Üstelik itiraz da hakem heyetinin kararının icrasını durdurmayacakmış.
Hukukçu olmayan bir heyetin vereceği bir karar icra edilecek ve olur da
mahkeme kararı iptal ederse işveren icra tehdidi veya zoru ile ödediği parayı
izini bile zor bulacağı eski işçisinden tahsil etmeye çalışacak.
Yani özetle tüketici sorunları hakem heyeti uygulamasını kopyalamışlar yapıştırmışlar. Sistemin neden olduğu haksızlıkları, hukuksuzlukları hiç inceleme ihtiyacı duymamışlar. Tasarının gerekçesinde de durum kendini gösteriyor aslında; "dosya sayısında hızlı ve önlenemez yükseliş" Nasıl bir hezeyan ve akıl tutulmasıdır yaşanan hafsalam almıyor. Dosya sayısı fazla olunca daha fazla hakim, mahkeme, personel düşünmek yerine, Türk Milleti adına yapılan yargılamayı yargıç olmayanlara havale etmek...
Hiç kimsenin alenen kabul etmediği ama kimsenin de varlığını inkar edemeyeceği bir memuriyet kuralı vardır: "Beni atlasın da nerede patlarsa patlasın" Mevzu bahis tasarı işte bu düşüncenin bir tezahürü değildir de nedir? Adaletin terazisi hassastır, onu tutmayı bilmeyenin eline verirseniz terazinin doğruyu göstermesi ancak şansa kalır. İş hukukunda bariz şekilde terazi işçiden yana yatmış şekilde dururken, gerek akademisyenler gerek müctehitler günde 18 saat çalışılan 18. yy İngilteresinin hukukçularıymış gibi fikir ve karar üretirken, biz şimdi Themis'in kılıcını hakimlerden alıyoruz ve hiç bir hukuk nosyonu olmayan bir heyete veriyoruz. Açıkca belli ki bunu adalet kaygısıyla yapmıyoruz.
"Bağımsız" hakimler bile verdikleri yanlış
kararlar yüzünden idari ve hukuki bazı sonuçlara katlanırken hakem heyetleri
adeta Cumhurbaşkanı gibi; tam sorumsuz ! Ama olsun yargının yükü hafifliyor,
haklar zail olmuş ne gam !
Aslında
tüketici hukuku ve uygulamaları ile anlatılacak daha pek çok sıkıntı var. Fakat
belli ki bu kimsenin umrunda değil. Yaklaşık 4 sene kadar tüketici dosyalarına
çalıştım. Bu süre zarfında tüketici hakem heyetleri ve mahkemeleri isimlerinin
hakkını vererek tükettiler beni. Şimdi görüyorum ki iş hukukunda benzer bir
süreç başlıyor.
"Mahkemelerdeki
iş yükü" gibi hiç bir geçerliliği olmayan bir gerekçe ile hukuku hukukçu
olmayanlara emanet edecek bu tasarının hazırlanması talimatını verenler,
hazırlayanlar, Meclis'de el kaldırıp yasalaştıracak olanlar ve onay makamı
bilmelidirler ki ; "emir kulu olmak" "yasama
dokunulmazlığı" "Cumhurbaşkan'ının sorumsuzluğu" gibi korumalar
fani dünyaya ait kalkanlardır. Şayet bu yasa ile birileri mağdur olursa,
birilerinin hakkı birilerine geçerse avukat tutma hakkı bulunmayan, vücut
azalarının dahi aleyhe şahitlik yapacağı Büyük Mahkeme'de bu mazeretler herhalde
kabul edilmeyecektir.
Sağlık, milli
eğitim, milli savunma, ulaşım vs şüphesiz mühimdir ama unutmamak gereken bir
düstur var efendiler;
ADALET MÜLKÜN
TEMELİDİR.