10 Mayıs 2013 Cuma


 İŞ VE SOSYAL GÜVENLİK UYUŞMAZLIKLARI HAKEM HEYETİ

Hükümetin hazırladığı yeni bir tasarıya göre tüketici sorunları hakem heyetlerinin türevi kuruluyormuş. Buna göre  iş ve sosyal güvenlik mevzuatı ile ilgili yaşanan sorunlara çözüm bulmak (!) amacıyla il ve ilçelerde  İş ve Sosyal Güvenlik Uyuşmazlıkları Hakem Heyetleri  oluşturulacakmış. 5 bin TL'ye kadarki uyuşmazlıklarda Hakem heyetine başvuru zorunlu olacakmış. Heyetin vereceği karara karşı İş Mahkemesine itiraz mümkün ancak Mahkeme kararının temyizi namümkün olacakmış. Üstelik itiraz da hakem heyetinin kararının icrasını durdurmayacakmış.  Hukukçu olmayan bir heyetin vereceği bir karar icra edilecek ve olur da mahkeme kararı iptal ederse işveren icra tehdidi veya zoru ile ödediği parayı izini bile zor bulacağı eski işçisinden tahsil etmeye çalışacak. 

Yani özetle tüketici sorunları hakem heyeti uygulamasını kopyalamışlar yapıştırmışlar. Sistemin neden olduğu haksızlıkları, hukuksuzlukları hiç inceleme ihtiyacı duymamışlar. Tasarının gerekçesinde de durum kendini gösteriyor aslında; "dosya sayısında hızlı ve önlenemez yükseliş" Nasıl bir hezeyan ve akıl tutulmasıdır yaşanan hafsalam almıyor. Dosya sayısı fazla olunca daha fazla hakim, mahkeme, personel düşünmek yerine, Türk Milleti adına yapılan yargılamayı yargıç olmayanlara havale etmek...
  
Hiç kimsenin alenen kabul etmediği ama kimsenin de varlığını inkar edemeyeceği bir memuriyet kuralı vardır: "Beni atlasın da nerede patlarsa patlasın" Mevzu bahis tasarı işte bu düşüncenin bir tezahürü değildir de nedir? Adaletin terazisi hassastır, onu tutmayı bilmeyenin eline verirseniz terazinin doğruyu göstermesi ancak şansa kalır. İş hukukunda bariz şekilde terazi işçiden yana yatmış şekilde dururken, gerek akademisyenler gerek müctehitler  günde 18 saat çalışılan 18. yy İngilteresinin hukukçularıymış gibi fikir ve karar üretirken, biz şimdi Themis'in kılıcını hakimlerden alıyoruz ve hiç bir hukuk nosyonu olmayan bir heyete veriyoruz. Açıkca belli ki bunu adalet kaygısıyla yapmıyoruz.

 "Bağımsız" hakimler bile verdikleri yanlış kararlar yüzünden idari ve hukuki bazı sonuçlara katlanırken hakem heyetleri adeta Cumhurbaşkanı gibi; tam sorumsuz ! Ama olsun yargının yükü hafifliyor, haklar zail olmuş ne gam !

Aslında tüketici hukuku ve uygulamaları ile anlatılacak daha pek çok sıkıntı var. Fakat belli ki bu kimsenin umrunda değil. Yaklaşık 4 sene kadar tüketici dosyalarına çalıştım. Bu süre zarfında tüketici hakem heyetleri ve mahkemeleri isimlerinin hakkını vererek tükettiler beni. Şimdi görüyorum ki iş hukukunda benzer bir süreç başlıyor.

"Mahkemelerdeki iş yükü" gibi hiç bir geçerliliği olmayan bir gerekçe ile hukuku hukukçu olmayanlara emanet edecek bu tasarının hazırlanması talimatını verenler, hazırlayanlar, Meclis'de el kaldırıp yasalaştıracak olanlar ve onay makamı bilmelidirler ki ; "emir kulu olmak" "yasama dokunulmazlığı" "Cumhurbaşkan'ının sorumsuzluğu" gibi korumalar fani dünyaya ait kalkanlardır. Şayet bu yasa ile birileri mağdur olursa, birilerinin hakkı birilerine geçerse avukat tutma hakkı bulunmayan, vücut azalarının dahi aleyhe şahitlik yapacağı Büyük Mahkeme'de bu mazeretler herhalde kabul edilmeyecektir.

Sağlık, milli eğitim, milli savunma, ulaşım vs şüphesiz mühimdir ama unutmamak gereken bir düstur var efendiler;

ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR.